OLASI DEĞİL AMA
olası değil ama
menekşenin moruna
papatyanın beyazına
gülün kıvrımına
sarsam sarmalasam
şiirlesem şarkılasam
bin okuyup bir yazsam
başucuma koysam
ve seni
bir çiçeği büyütür gibi
bin zahmetle büyütsem
sonra tıkanıp kalsam
ömrümü buruşturup atsam diyorum.
Sezer ODABAŞIOĞLU
AÇILMAZ KİLİDİN
taç yapraklarla gelen baharla
kelebeğin muştusundaki tırtılla
yağmur sonrasındaki kokulu toprakla
dayanırım kapına
sanki bir dağın dizinin dibinde kapın
açılmaz kilidin
bin anahtarla.
Sezer ODABAŞIOĞLU
ÇİÇEK ÖMRÜ KADAR ÖMRÜMÜZ
çiçekler yetiştirecek
aşkı bir başka yaşama erteleyen ellerimiz
ve sabrımız
ve alışkanlığımız
ve hiçbir zaman
kendimiz bile olamadan
bizden böyle istendi diye
çiçeklerle birlikte
çürüyüp gidecek ömrümüz
ve bizden sonra da
sürdürecek dönüşünü dünya.
Sezer ODABAŞIĞLU
UTANCIN ALEVİ
önünde ömrü düşündüm
nefesi kısa bir kelebeğin
bir karanfil kırmızısı
yayıldı yüzüme
yandı yüzüm
utancın alevinde
ve kalem kırdı sandım
kendi yargıçlığımın kararı
kanatınca mutluluğumu
ihanetin keskin ağzı.
Sezer ODABAŞIOĞLU
KARANLIKTAKİ GÜZELLİKLER
hüzne ve tütüne
alıştığımız gibi çabuk
alışmadık bir türlü kendimize
unutuldu insan olduğumuz
hep çocuk kaldık gözünüzde
bu yüzden
bir türlü alışamadı karanlığa gözlerimiz
oysa
hep karanlıkta kalmıştı güzelliklerimiz.
Sezer ODABAŞIOĞLU
KALABALIK YALNIZLIK
bir kalın kabuklu ağaca
bir kafesteki kuşa
bir ince daldaki çiçeğe
dokunduğumuz gibi
dokunamadık birbirimize
bir dokunsak
ah bir dokunabilsek ellerimizle
ya da hiç olmazsa gözlerimizle
biliyorum temizlenecek
ilk çocukluğumuzda
korkularla beslenen ruhumuz
ve dağılacak
içimizdeki kalabalık yalnızlık.
Sezer ODABAŞIOĞLU
KIRIK DÖKÜK İNSAN
Öyle sağlıksız değildi
İçi gülerdi gözünün
İçi depremdi
Duyardım
Hastı yüreği
Bilirdim
Onu en son
Son kuşları öperken gördüm
Hep bir şeylere üzülür
Üzgün şiirler yazardı
Konuşmazdı pek
Suskundu
Onu en son
Gökyüzünü sevgiyle öperken gördüm
Hasret yüklüydü sevdası
Zorlu severdi yaşamı
Fırtınalıydı
Korkardım
Hiç istemezdi ölümü
Onu en son
Kırık dökük
Sessizce giderken gördüm.
SEZER ODABAŞIOĞLU